Anne-Baba Okulu / Kadın- Erkek İlişkileri

Kızlı-Erkekli Yazı: Aşkta Romeo Juliet Etkisi

kızlıerkekli

Yüzyıllardır insanların yaşadığı en güçlü duygulardan biri: aşk… O kadar güçlü ki, uğruna dağlar aşılmış, şiirler, şarkılar yazılmış, şehirler terkedilmiş… Duygu bu kadar yoğun, bu kadar etkili olunca da yüzyıllar boyunca bilimadamlarının araştırmalarına sıklıkla konu olmaya devem etmiş.

Aile ve Evlilik terapisti Mehmet Sungur der ki, Birine aşık olduğunda, aşık olduğun kişiyi gerçekte olduğundan farklı görmeye başlarsın. Artık onda hangi özellikleri görmek istersen onları görürsün. Bu nedenle aşk, bir görme kusurudur.
Bu bağlamda aşk, hayal edilenle gerçek arasındaki fark anlaşılıncaya kadar geçen süredir.

Alman Psikolog Bas Kast’a göre ise aşk, aşık olunan kişi yanındayken çok mutlu eden, ondan ayrı olduğunda ise derin bir mutsuzluğa sürükleyen bir antidepresan gibidir. Kişiye hem en coşkulu mutluluğu, hem de en acı mutsuzluğu aynı anda yaşatır.

Peki ya kavuşamama…

Aşık Veysel’e sormuşlar: “Sizce aşk nedir?”. Gülümseyerek cevaplamış: “Seversin, kavuşamazsın, aşk olur…”

Üstad ozan aslında iyi bilinen bir psikolojik etkiyi anlatmış: Romeo ve Juliet Etkisi. Aşk için olumsuz koşulların varlığının aşkı körüklediği bilimsel olarak kanıtlanmış bir gerçek. Engeller ne kadar büyük olursa, aşk da o kadar derinleşiyor. Leyla ile Mecnun, Romeo ile Juliet hep böyle engellenmiş aşkların hikayesi değil mi zaten…

Romeo-Juliet Etkisi prensibi der ki, aşıkların arasındaki engeller ve engelleyenler ne kadar artarsa aşk da o kadar tutkulu hale dönüşür.
Ekonomik engeller dolayısıyla kavuşamayanlar, uzak mesafe nedeniyle görüşemeyenler, farklı dil ve dinlerden onaylanmayan aşk yaşayanlar, yasak aşklar hep daha tutkulu değil midir? Dolayısıyla anne-babalar çocuklarının bir ilişkisini onaylamadığında aslında bilmeden o aşkı derinleştirir. Bir başka deyişle, anne-babalar çocuklarının aşık olduğu kişiyi eleştirdiğinde, görüşmelerini engellediğinde aslında çocuklarını istemedikleri kişiye daha da yakınlaştırmış olurlar.
İmkansız aşklara bakın… Kadınla adam yıllarca uzak mesafede tutkulu bir aşk yaşarlar. Kavuşmanın hayaliyle beklerler. Sonra beklenen gün gelir, kavuşurlar, mesafe kalkar… ve aşkları çatırdamaya başlar…

Genç kız ve erkek ailelerine rağmen evlenme kararı alır. Ailelerine karşı gelerek “evleneceğiz” diye çabalarlar. Tutkulu aşklarına sarılıp herşeyi göze alıp evlenirler. Aileler direnmekten vazgeçer, bu evliliği kabul eder. Engeller aradan kalkar ve yine hikaye benzer gelişir.. İlk zamanlardaki tutkulu aşk, yerini kavgalara, tartışmalara bırakmaya başlar.

Dolayısıyla, kızla erkeğin birarada olmasını ne kadar engellerseniz, onları birbirine o kadar yakınlaştırıp, aşkı, tutkuyu büyütürsünüz.

Eee, kızlı erkekli öğrenci evleri ne olacak?

Yasaklayın gitsin… Onlar nasıl olsa bir araya gelmenin bir yolunu bulur. Siz sadece engeller koyarak onları daha da yakınlaştırmış olursunuz.

Yorum bırakın